Meme Sağlığı Kulübü | Op.Dr. Hamdi Koçer | Fibroadenom, meme kanseri, ultrasonografi, lenf bezleri

Meme Biyopsisi

BİYOPSİ NEDİR ?

Biyopsi, şüpheli bölgeden doku örneği alınıp patoloji incelemesine yollanmasıdır. Biyopsi kesin tanı için yapılır. Memedeki şüpheli bir bölgenin veya dokunun kanser olup olmadığını kesin olarak anlamak ve belgelemek için yapılan işlemdir. Biyopsi dışında tanıyı kesinleştiren ve belgeleyen başka bir teşhis yöntemi yoktur. Mamografi ve ultarasonografi gibi radyoloji incelemeleri ile ancak şüpheleri güçlendirmek ve biyopsi kararı vermek mümkündür. Son sözü patoloji raporu gösterir ve belgeler.  

Biyopsinin ne şekilde yapılacağına doktor karar verir. Şüpheli alanın neye benzediği, büyüklüğü ve lokalizasyonu yöntemin seçiminde önemli kriterlerdir.

Biyopsi ile alınan doku parçası, patoloji uzmanı tarafından bazı kimyasal işlemlerden geçirilip hazırlandıktan sonra mikroskop altında incelenir. Kesin teşhisin ortaya çıkması alınan parça ve yapılacak çalışmalara göre 1-7 gün arası sürebilir.  Bu sürenin sonucunda hastalığın kanser olup olmadığı kesin olarak ortaya konur ve belgelenir.

MEMEDE UYGULANAN BİYOPSİ ÇEŞİTLERİ

Cerrahi Biyopsi

Cerrahi biyopsi memedeki kitleler için geçmişte çok sık yaptığımız tanısal bir işlemdi. Radyoloji ve/veya muayene sırasında tespit edilen kitlenin ameliyathane koşullarında tercihen bütün olarak çıkarılması ve patoloji incelemesine yollanmasıdır. İğne biyopsisi yapma imkanı olmayan yörelerde halen yaygın olarak uygulanmaktadır. Ancak günümüzde meme kanserinin modern tanı ve tedavi yöntemleri içinde ilk sırada yer almamaktadır. Memedeki kitleler için cerrahi biyopsi yapılmamalıdır ÇÜNKÜ kitle kanser değil ise gereksiz cerrahi yapılmıştır. Yok eğer kitle kanser ise hastaya "ideal tedavi" yapılma şansı ortadan kalkmıştır. Bu konuda daha detaylı bilgi almak için  "Elime kitle geliyor; bu ne olabilir?" başlıklı yazımızı, BURAYI TIKLAYIP okuyabilirsiniz.

İğne biyopsisi 

otomatik_biyopsi_ignesi

İğne biyopsisi meme kanserinin "kesin tanısı" için ideal yöntemdir. İğne biyopsileri radyoloji hekimleri tarafından yapılır ve genellikle ultrasonografi ile birlikte yapılır. Ultrasonografi kılavuzluğunda yapıldığında doku örneğini en doğru yerden aldığımızdan emin oluruz. Biyopsi yapmadan önce bölgeye lokal anestezi yapıldığından hasta ağrı duymaz. Güvenli ve rahat bir işlemdir. Yaklaşık 10-15 dakika sürer ve biyopsiden sonra hasta evine dönebilir.  

İnce iğne veya kalın iğne ile uygulanabilir. İnce iğne biyopsisi bildiğimiz enjektör yardımı ile yapılır. Sadece hücre parçaları almak mümkündür. Bu hücre parçalarına bakarak kesin tanı konur. Kalın iğne biyopsisine göre tanısal doğruluğu nispeten düşük verdiği bilgiler de kısıtlıdır. 

Kalın iğne biyopsisi, tru cut veya core biyopsi şeklinde de adlandırılır ve yanda fotoğrafı görülen özel bir el aleti ile yapılır. Kalın iğne biyopsisi için üretilmiş bu otomatik cihazlar ağzı kapalı olarak şüpheli alan içine girer; tetik ateşlendiğinde çok hızlı doku parçasını alıp kapanır ve sonra dışarı alınır. Alınan doku kürdan kalınlığında ve yaklaşık 1 cm uzunluğundadır. Doku parçası olduğu için tanı değeri çok yüksektir. Sadece hastalığın tanısı değil, aynı zamanda kanserin tipine ve özelliklerine dair pek çok kıymetli bilgiyi de kalın iğne biyopsisi sonucu ile birlikte öğrenir ameliyatı ona göre planlayabiliriz. Bu şekilde hastaya ve onun hastalığına uygun "ideal tedavi" yapılabilir.    stereotaksik_meme_biyopsisi 



Bazen şüpheli bölge mamografide görülen mikrokalsifikasyonlar veya doku buruşması (distorsiyon) olabilir ve ultrasonografide karşılığı olmayabilir. Bu durumda biyopsiyi mamografi cihazında yapmak gerekebilir: Stereotaksi yöntemi ile yapılan iğne biyopsisi: Stereotaktik biyopsi. Bunun için mamografi masasınında özel olması gerekir. Hasta masaya yüz üstü pozisyonda yatar. Masanın üstünde memenin aşağı sarkması için bir delik bulunur. Mamografidekine benzer hafifçe sıkıştırılan memeden doku örneği otomatik bir cihazla alınır. Doku örneğinin alınacağı bölge bilgisayar yardımı ile hesaplanır. Bu şekilde çok küçük bir bölgenin dahi net olarak nişanlanıp örneklenmesi mümkündür. Stereotaksi yardımı ile yapılan iğne biyopsisi Radyoloji masasında özel bir cihaz ile yapılır. Hasta masaya yüz üstü pozisyonda yatar. Masanın üstünde memenin aşağı sarkması için bir delik bulunur. Mamografidekine benzer hafifçe sıkıştırılan memeden doku örneği otomatik bir cihazla alınır. Bu şekilde çok küçük bir bölgenin dahi net olarak nişanlanıp örneklenmesi mümkündür. 

ultroson_esliginde_igne_biyopsisiUltrason eşliğinde iğne biyopsisi: Şüpheli bölgenin ultrason ile görülmesi halinde yapılır. Hasta muayene masasına sırt üstü pozisyonda uzanır ve radyoloji uzmanı hekim, bir eli ile probu tutup kitleyi görüntülerken diğer eli ile otomatik biyopsi iğnesini kullanır. Bu şekilde iğnenin kitle içine girişini, kitle içinde ilerlemesini ultrasonda gördüğü için kitlenin istenilen yerinden örnek alma şansı vardır. 

Biyopsi sonrası küçük bir flaster ile iğnenin giriş yeri kapanır. Bu işlem poliklinik şartlarında yapılır, hastayı yatırma gerekmez. Biyopsiden hemen sonra hasta evine gider ve normal hayatına döner. Hasta 24 saat sonra duşunu alabilir. 

Vakumlu biyopsi

Ultrasonografi ile görülemeyen henüz kitle oluşturmamış şüpheli alan veya lezyonlarda uygulanır. Bunlar mamografi veya meme MR incelemesinde ortaya çıkan mikrokalsifikasyonlar veya diğer şüpheli alanlardır. Stereotaktik biyopside olduğu gibi özel bir masaya yüz üstü yatırılan hastaya yapılır. Memenin denk geldiği yerde bir boşluk olan özel bir masadır ve x ışını tüpü olduğu için aynı zamanda mamografi gibi görüntü de alınabilir. Çekilen filmler sayesinde kitlenin 3 boyıutlu yeri tespit edilir yani koordinatları belirlenir. masanın alt kısmında radyoloji hekimi doku örneğini alır. Doku örneği vakum yapan özel bir cihaz ile tüp içinde toplanır. 

Yapılan biyopsilerin büyük çoğunluğu sonuç iyi huylu tümör şeklinde gelir. Buna rağmen hastanın endişeli ve kaygılı olması normaldir. Biyopsiye gelen hastanın yanında bir refaketçi bulunması daha iyi olacaktır.

Tüm biyopsilerin doğruluk oranı yüksektir

Meme biyopsilerinin doğruluk oranı genel olarak çok yüksektir. Doğruluk oranı sadece yöntem ile değil yöntemin nasıl uygulandığı ve alınan parçaya bakan patoloji hekiminin deneyim ve bilgisi ile de orantılıdır. 

Biyopsinin doğru yerden alınması, uygun büyüklükte yani yeterli miktarda doku alınması gerekir. Bu açıdan en sıkıntılı ince iğne biyopsisidir çünkü doku değil sadece hücreler alınır. Bu nedenle ince iğne biyopsisi yapılacağı zaman örneği inceleyecek patoloji hekimin de hastanın başında olmasını tercih ederiz. 

İğne biyopsisi sonrası istenmeyen etkiler çok nadirdir

Tüm biyopsi işlemlerinden sonra, kanama, morarma ve enfeksiyon olabilir. Bunlar hasta için yaşamsal risk oluşturmazlar. Özellikle iğne biyopsilerinden sonra komplikasyon görülme riski çok daha düşüktür: İğne biyopsisi yapılan 100 kadından1’inde komplikasyon olurken, cerrahi biyopsi yapıldığında bu oran % 5 civarındadır.

Aspirin ve benzeri kan sulandırıcı ilaçlar kullanılması halinde kanama ve morarma riski daha yüksektir. Bu ilaçların biyopsiden bir kaç gün önce kesilmesi gerekir.

İğne biyopsisi sonrası hastanın ağrısı pek olmaz. Biyopsi sonrası hastaya bazen o gece için basit bir ağrı kesici örneğin parasetamol reçete edilmesi iyi olur.

Biyopsi sonucu kesin tanıdır

Sonuçlerın gelmesi yaklaşık 1 gün ile 1 hafta arasında sürebilir. Bu süre içinde sonuçları beklemek hasta için zor ve sıkıntılıdır. Bu raporda, alınan bölgede kanser dokusuna rastlanıp rastlanmadığı özellikle yazılır. Bunun dışında yapılan biyopsi yöntemi ve patoloji laboratuarının imkanlarının zenginliğine göre alınan örnekteki kansere ilişkin başka bilgiler de gelir. Meme için hastanın takibini yapan genel cerrah veya onkoloji hekimi patoloji rapoırundaki bu bilgileri hastaya izah etmelidir. Bunu hasta hakları çerçevesinde görüp özem göstermelidir. 

Eğer kanser hücresi görülmezse, kemoterapi veya radyoterapi gibi ilave tedaviler gerekmeyecektir. Ancak bazı durumlarda rutin yıllık takip gerekebilir. Klinik tanı ile patolojik tanı arasında uyumsuzluk olduğu düşünülürse veya meme takiplerinin daha sonra yapılmasında güçlük olacaksa -örneğin hasta yurt dışında yaşıyor- kitlenin sonradan tamamen çıkartılması tercih edilebilir. 

Alınan biyopsi örneğinde kanser hücrelerine rastlanabilir .Patoloji raporu tanının yanı sıra, ne tür bir kanser olduğunu da açıklar. Bundan sonraki tedavi seçeneklerini bu rapora göre planlamak hatta bir onkoloji uzmanı ile birlikte konsülte edip tedavinin yol haritasını çıkartması gerekir. 

Cerrah ile onkoloji uzmanının birlikte uyum içinde çalışması tedavinin başarısını arttıracaktır. Bu şekilde hastanın "ideal tedavi" imkanı olur. Düşünmek için ve tedaviyi planlamak için zaman vardır, çünkü meme kanserleri çok yavaş seyreder.

Hastaya mutlaka patoloji raporunun orijinal örneğini vermek gerekir. Eğer hasta başka bir doktordan ikinci bir fikir olmak isterse-ki bu her hastanın hakkıdır- hastaya bir epikriz vermek ve planlanan tedavisi hakkında not düşmek doğru olacaktır.  İkinci fikir alırken bu raporlar hastanın çok işine yarar.