MEME KANSERİ TEDAVİSİNİ KİM YAPAR ?
Meme kanserinin tedavisi, günümüzde multidisipliner bir yaklaşım gerektirmektedir. Hastanın ilk ameliyatını yapan genel cerrah, kemoterapiyi (ilaç tedavisini) uygulayan onkolog, ışın tedavisini uygulayan radyasyon onkoloğu, tanı konulmasında kilit rol alan radyoloji uzmanı ve patoloji uzmanı ve nihayetinde eğer meme rekonstrüksiyonuna (meme estetiği) ihtiyaç varsa estetik ve plastik cerrah mutlaka bir ekip çalışması içinde birlikte hastayı ele almalı ve hastanın tedavisini birlikte planlamalıdır. Bu hekimler meme kanseri konusunda yeterince bilgili ve uzmanlaşmış olmalıdır. Alınan memenin yerine, rekonstrüksiyon yapılarak hastaların bedensel kayıplarının en aza indirilmesi, çağdaş meme kanseri tedavisinin ayrılmaz parçasıdır. Meme kanseri sadece hastayı değil, çevresindeki insanları da psikolojik olarak önemli ölçüde etkileyen bir sosyal bir sorundur. Böyle bir ekip içinde psikolojik desteği sağlayan bir psikoloğun veya psikiyatrın bulunması mutlaka gereklidir. Hastaların hemen tümü büyük bir bilgi açlığı içindedir. Özellikle beslenme konusunda kendileri yeterince bilgilendirilmemektedir. Ekip içinde bulunan bir diyet ve beslenme uzmanı bu açığı kapatacaktır. Bu ekiplerin birlikte çalıştığı meme poliklinikleri, gelişmiş ülkelerin çoğunda vardır. Yapılan bilimsel araştırmalar, meme kanseri hastalarının bu konuda uzmanlaşmış kliniklerde tedavi görmeleri ile çok daha başarılı sonuçların alındığını göstermiştir.
M E M E K A N S E R İ T E D A V İ S İ
Meme kanseri için birçok tedavi seçeneği bulunmaktadır. Bunları standart tedaviler ( Şu an halihazırda kullanılan tedaviler ) ve deneysel amaçlı tedaviler olarak 2 ana başlıkta toplamak mümkün. Standart tedavi yöntemleri :
1-Cerrahi tedavi
2-Radyoterapi ( Işın teadvisi )
3-Kemoterapi ( İlaç tedavisi )
4-Hormonoterapi ( Hormon tedavisi )
MEME KANSERİNDE “İDEAL TEDAVİ” NEDİR ?
Meme kanseri multidisipliner tedavi edilen sistemik bir hastalıktır. Erken tanı ve ideal tedavi ile hastalıktan tamamen kurtulma şansı vardır. Herkesin artık bildiği gibi erken tanı için yıllık kontroller çok önemlidir. Hastanın hiç bir şikayeti olmasa dahi yılda bir güvenilir bir yerde yapılan düzenli kontroller hastalığın çok erken evrede yakalanmasını sağlar.
Erken tanı yeterli midir elbette bunun ideal tedavi ile devam ettirilmesi gerekir. Peki ideal tedaviden kastımız nedir ? İdeal tedavi kişisel bir durum değildir bir takım prensiplerin uygulanmasından ibarettir.
Meme kanseri ile mücadele bir hekim için, düşman ile savaşa tutuşmak gibidir. Öncesinde karşı tarafın özelliklerini, gücünü ve zayıf yerlerini bilmek ve ona göre nasıl bir yol izleneceğine karar vermek başarı için şarttır. Bu nedenle meme kanseri ameliyatı yapılacaksa önceden iğne biyopsisi ile elimizde patoloji raporu ve bu değerli bilgiler olmalıdır.
Demek ki birinci koşul elimizde iğne biyopsisi ile kesin tanı ve bu hastanın tümörüne ait başka parametreler hazır olmalıdır. Örneğin tümör süt kanallarından mı yoksa süt bezlerinden mi kaynaklanmaktadır, invazif yani yayılmaya müsait midir, histopatolojik skoru nedir, hormon reseptörleri ve prognostik (sonucu belirleyen ve kanserin karekterini gösteren) testler nasıl çıkmıştır gibi... İğne biyopsisi ve elimizdeki kesin tanı raporu bu savaşın cephanesi gibidir: gerisi onu nasıl kullanacağınıza kalmıştır.
İkinci koşul gerekli hastalarda meme MR, tüm vücut PET CT gibi ileri tetkikler gerekebilir. Elimizde kesin tanı ve bu tetkikler olduğunda, klinik muayene sonuçlarını da göz özünde bulundurup tedavi planı yapılır. Hastaya önce ameliyat sonra kemoterapi mi yoksa önce kemoterapi sonra ameliyat mı yapılacağına karar veririz. Yine buna göre meme koruyucu mu yoksa tüm memenin alındığı mastektomi mi yapılacağına önceden karar verir, hasta ile bu konuyu görüşür, bilgi veririz. Mastektomi yapılacaksa ne tür mastektomi olacak, meme rekonstrüksiyonu (yeni meme yapılması) hemen mi ilerde mi planlanacak kararlaştırılır. Yani hasta ve biz ameliyattan önce nasıl bir mücadeleye giriştiğimizi biliyoruzdur. Buna göre hazırlıklarımızı yaparız.
BU HAZIRLIKLAR NELERDİR ?
Son 10 yılda tüm dünyada ve Türkiye’de yaygın olarak kullanılan “sentinel lenf biyopsisi” uygulaması vardır. Ameliyat öncesi verilen özel bir ilaç sayesinde koltukaltı lenfalarının durumunu ameliyat esnasında değerlendirir eğer metastaz yoksa boş yere çıkartmayız. Bunun için önceden hastanın kesin tanısı elimizde olmalıdır. Ayrıca meme koruyucu ameliyatlar ve sentinel lenf biyopsisi yapmak için ameliyathanede mutlaka patoloji uzmanı olmalıdır. Elimizde önceden kesin teşhis varsa patoloji hekimini de davet etme şansımız vardır.
Aynı seansta yeni meme yapılacak ise hastanın plastik ve rekonstrüktif cerrahi uzmanı tarafından görülmesi ve hastaya bilgi vermesi gerekir. Benzer bir hazırlık da bu konu ile alakalı yapılır. Örneğin protez kullanılacaksa, uygun büyüklükte protezin önceden ameliyathanede hazır edilmesi gibi. Ameliyat öncesi yapılan bu yol planına hastayı daha sonradan takip edecek onkoloji hekimlerini de dahil etmek gerekebilir. Onlarında fikrini almak tedaviyi planlarken daha sonra yapılacak olası kemoterapi ve radyoterapiyi de dikkate almak gerekir.
Bütün bunlardan daha da önemlisi hasta hakları açısından baktığımızda hastanın kendisine yapılacak olan ameliyatın nedenlerini (kesin tanısı), yapılacak ameliyatın yöntemini ve bunun olası sonuçların önceden bilmek hakkına sahiptir. Dolayısıyla meme kanserinin ideal ameliyatı için mutlaka önceden iğne biyopsisi ile kesin tanı koymak gerekir.
...VE İŞTE BU NEDENLE
İDEAL TEDAVİ İÇİN ÖNCE
İĞNE BİYOPSİSİ İLE KESİN TANI KONMALIDIR.
HER ŞEYİN BAŞI İĞNE BİYOPSİSİ VE KESİN TANIDIR.